GİSDER'in rakı raporuna göre rakının ekonomiye katkısı



Geleneksel Alkollü İçki Üreticileri Derneği (GİSDER), rakı endüstrisi ve endüstrinin Türkiye ekonomisinde yarattığı etkilerin ortaya çıkartılması amacıyla, danışmanlık firması IBS Research & Consultancy’e “Geleneksel Alkollü İçecek Olarak Rakının Türkiye Ekonomisindeki Yeri” Raporu’nu hazırlattı. Geleneksel alkollü içecek olarak rakı, Türkiye coğrafyası ve kültürünün önemli bir bileşeni durumunda. Türkiye alkollü içecekler sektöründeki yüksek alkollü tek geleneksel içecek olan rakının üretimi, Türkiye ekonomisinde doğrudan ve dolaylı katkıları ile önemli bir yer tutuyor. Rakı endüstrisinin ekonomik etkilerinin, ekonomik etki analizi alanında geliştirilmiş olan uluslararası literatür temelinde; istihdam, katma değer ve kamu gelirleri etkileri olmak üzere 3 ana kategoride incelendiği raporda, rakının tarımsal sanayi girdileri ve dağıtım zinciri üzerindeki etkilerine dikkat çekiliyor. Türkiye’de alkol tüketimi Tüm alkollü içeceklerin içeriğinde farklı miktarda yer alan saf alkolün toplam tüketimi olarak alındığında, Türkiye’de toplam alkollü içecek tüketimi, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK) verilerine göre, 2004 ve 2015 yılları arasında geçen 11 yıllık sürede yalnızca %15,82 artış gösterdi. Aynı yıllar arasında Gayri Safi Yurtiçi Hasıla artışının dolar bazında artışının %115 olduğu göz önüne alındığında, alkol tüketiminin genel ekonomik büyümeye kıyasla oldukça yavaş ilerlediği sonucu ortaya çıkıyor. Fermente ve distile alkollü içecekler olarak Türkiye alkollü içecekler pazarında, fermente alkollü içeceklerin tüketiminin, 2013 yılından itibaren düşüş eğilimine girdiği gözleniyor. tulay-aktan-gidahatti Distile alkollü içkiler pazarında rakının yeri Distile alkollü içecekler grubunda yer alan ve Türkiye’de biradan sonra en çok satılan ikinci yerli içki konumundaki rakı tüketimi, mutlak alkol cinsinden Türkiye alkollü içki satışında %21,1’lik paya sahip. Yine TAPDK verilerine göre, 2016 yılında iç piyasada tüketilen rakı miktarı 2015’teki 39.201 bin litreden, geçen yıl %2,6’lık düşüşle 35.448 bin tona geriledi. Buna karşın distile alkollü içecekler (brendi, viski, rom, cin, votka, likör) ithalatında, düzenli ve yüksek hızlı artışlar dikkat çekiyor. Distile alkollü içecekler pazarında viskinin tamamen ithalata bağımlı olduğu görülürken, tüketimi büyük oranda yurtiçi üretimle karşılanan votka ithalatı da, artış eğiliminde. Rakı ihracatı ve cari açığa olumlu katkı GİSDER Raporu’na göre, rakı azalan üretimine rağmen 2004 ve 2015 yılları arasında ihracatını yılda ortalama %6 oranında arttırırken, Türkiye rakı ithal etmiyor. Özellikle yılda ortalama %13 oranında artan viski ithilatı cari açığı olumsuz etkilerken, rakı endüstrisi üretimi ve dış ticareti ile Türkiye’nin cari açığına olumlu katkıda bulunuyor. Rakı üretim süreci Rakıda üretim süreci, Türkiye’de üretilmiş olan anason, yaş ve kuru üzümün, suma üretimi yapacak fabrikalara gelişi ile başlar. Üretim sezonuna göre yaş ve kuru üzümler yıkanıp, temizlendikten parçalanmasıyla elde edilen üzüm şırası, içeriğindeki şekerin alkole dönüşmesi için maya katkısı ile fermantasyona tabi tutulur. Üretilen alkol, ısı etkisiyle distilasyon kolonlarında, su ve uçucu olmayan diğer maddelerden arındırılarak ve üzümün tat ve kokusu korunarak ayrımsal damıtmaya tabi tutulur. Böylece en fazla %94,5 arasında alkol derecesine sahip, üzüm kökenli distilat, yani suma elde edilir. Suma, rakı cinsine göre, gerektiği takdirde etil alkol de eklenerek, anason ve su ile seyreltilir. İlave bazı işlemlerin ardından rakı, en az 30 gün süreyle meşe veya paslanmaz tanklarda dinlendirilir ve el değmeden satışa sunulur. Rakının tarımsal üretim için önemi Türk Gıda Kodeksi Distile Alkollü İçecekler Tebliği’nde rakı, şu şekilde tanımlanıyor: “Rakı yalnızca suma veya tarımsal kökenli etil alkol ile karıştırılmış sumanın, 5.000 litre veya daha küçük hacimli geleneksel bakır imbiklerde, anason tohumu (Pimpinella anisum) ile ikinci kez distile edilmesiyle sadece Türkiye’de üretilen distile alkollü içecektir. Üretiminde ikinci kez distilasyona alınan toplam alkolün en az %65’i suma olmalıdır.” Rakı üretiminde kullanılan tarımsal girdiler; üzüm (yaş ve kurutulmuş), anason ve tarımsal kökenli etil alkol. Üretimde kullandığı tarımsal girdiler nedeniyle Türk tarımı için büyük öneme sahip rakı endüstrisinin, 2014 yılı tarımsal girdi harcaması yaklaşık 145 milyon TL. uzum-2-gidahattiTarımsal girdi kullanımı ve istihdamdaki azalma Üzüm, rakı üretiminin önemli bir girdisi olan sumanın üretiminde kullanılıyor. Rakı sanayi, 45-50 milyon litre rakı üretmek için yılda 30-35 bin ton kuru üzüm, yaklaşık 55-60 bin ton kadar yaş üzüm kullanıyor. 2001 ile 2014 yılları arasında rakı üretiminin 67,6 milyon litreden 48 milyon litreye düşmesi nedeniyle, sanayinin üzüm tüketimi ve buna bağlı istihdam da azaldı. Üzüm tüketimi 277 bin tondan 188 bin tona (%47), tarımsal girdilere bağlı istihdam ise 72.000’den 32.000’e (%55) geriledi. Sektör, 2001 yılında 3 milyon 250 bin ton olan Türkiye toplam üzüm üretiminin yaklaşık %8,5’unu kullanırken, 2014 yılında ise bu oran %4,6’ya düştü. Ekonomiye katkı Rakı endüstrisi 2014 yılında 1.200’ü doğrudan, 92.950’si dolaylı olmak üzere 94.150 kişilik istihdam sağladı. Bu, Türkiye toplam istihdamının %0,4’üne tekabül ediyor. Sektörün üretim, satış ve pazarlama faaliyetlerinden etkilenen 376.600 kişi ise 2014 yılı Türkiye nüfusunun yaklaşık %0,5’ine denk geliyor. Dolayısıyla rakı endüstrisi, söz konusu yılda distile alkollü içecekler pazarındaki mutlak alkol cinsinden %64’lük payını yitirdiği oranda, sektörün istihdama katkısı da azalıyor. Özelleştirme öncesi 2001 yılında rakı sanayi, yaklaşık 137.500 kişilik bir istihdam sağlıyordu. Aynı dönemde mutlak alkol cinsinden rakının pazar payı %80’in üzerindeydi. TEKEL’in kamu iktisadi işletmesi olarak fazla istihdam yarattığı kabul edilse bile, rakı endüstrisinin 2001 ve 2014 yılları arasında, mutlak alkol cinsinden pazar payında yaşadığı yaklaşık %20’lik kayıp, ekonomide yaklaşık 52.000 kişilik bir istihdam azalışına neden oldu. Dönem içinde artan üretkenlik %20 artış olarak kabul edilirse, net istihdam azalışının yaklaşık 40.000 kişi olduğu söylenebilir. Bunun nüfusa etkisi, söz konusu dönemde 4,5 kişilik hane halkı büyüklüğü ile 180.000 kişi. Rakı üretiminin katma değere etkisi 2014 yılında rakı sanayi üretimi ve satışıyla yaratılan toplam katma değer 1,3 milyar TL olarak gerçekleşti. Doğrudan faaliyetleri ile toplam istihdam içinde sadece %1,3’lük bir paya sahip olan rakı endüstrisinin, sanayinin yaratığı toplam katma değer içindeki payı %10 seviyesinde. Bir diğer ifadeyle, ilişkide bulunduğu sanayi ve hizmet sektörlerine göre, çalışan başına daha yüksek verimliliğe sahip bir sanayi dalı. 2014 verileri ile çalışan başına yaklaşık 112.500 TL’lik faktör maliyetleriyle katma değer yaratan rakı endüstrisi, Türkiye imalat sanayi ve hizmet sektörleri toplamında çalışan başına yaratılan ortalama 46.241 TL’lik katma değerin yaklaşık 2,5 katı oranında bir verimliliğe sahip. Vergi gelirlerine katkı Rakı endüstrisinin ülke ekonomisine en önemli katkılarından birisi de, sektörün ÖTV ve KDV (%18) uygulamaları ile doğrudan katkısının yanı sıra, rakı üretim ve satışına bağlı olarak devletin diğer sektörlerden elde ettiği; çalışanlardan alınan gelir vergileri, işçi ve işverenlerin sosyal güvenlik katkı payları ve diğer vergi gelirleri. Kamunun 2014 yılında rakı sanayi üretim ve satışlarından kaynaklı toplam vergi geliri 3 milyar TL seviyesinde. raki-vergi-gelirleri-gidahattiSektörün sorunları Rakıda ÖTV uygulaması: Alkollü içkiler için uygulanan yüksek ÖTV oranları ve rakı lehine olan rakı-viski görece ÖTV oranının zamanla viski lehine eşit olacak şekilde değişmesi, sektörün en temel sorunlarından biri. ÖTV uygulamalarında yüksek alkollü distile içeceklerin rakı karşısında nispi olarak vergisel avantaj elde etmesi, iç piyasadaki tüketimde de kendini gösterdi. 2004-2015 yılları arasında diğer yüksek alkollü distile içeceklerin tüketiminde mutlak alkol değeri bazında miktar olarak ciddi artış gözlemlenirken, rakı tüketimindeki azalış eğilimi dikkat çekiyor. Sektör içi rekabet TEKEL’in özelleştirilmesinde işletmeye ait varlıklar tek parça olarak satılırken, eş zamanlı olarak yeni markalar sunan diğer teşebbüsler de sektöre girdi. Sektörün rekabete açılmasıyla birlikte, piyasadaki olası haksız rekabetin önlenmesi amacıyla rekabeti düzenleyen kurumlara ihtiyaç ortaya çıktı. Özellikle küçük ölçekli firmalar, vergi kaynaklı finansman sorunlarıyla mücadele ediyor. Alkol ve Alkollü İçecek Tesislerine İlişkin Yönetmelik ile getirilen “tesislerin ayrılığı” prensibi, üreticiler açısından tesislerin verimli kullanılmasını önlüyor. Mevcut sektör şartları nedeniyle yerli ve yabancı finansal yatırımcılar, sektöre yatırım yapma konusunda isteksiz durumda. Kaçakçılık, alkollü içeceğin gerekli gümrük işlemleri olmaksızın Türkiye’ye sokulması; kayıt dışılık ise Türkiye içinde TAPDK’dan ruhsat alınmadan içki üretilmesi olarak tanımlanıyor. Halk arasında “sahte içki” olarak bilinen ürünlerle, aslında kayıt dışı üretim ifade ediliyor. Halk sağlığı ve devletin vergi gelirlerinin korunması amacıyla kaçak içki ile mücadele konusundaki yasal düzenlemeler oldukça ağır hükümler içermesine karşın, kaçakçılık vakaları sürüyor. Kaçakçılığa sebep olan unsurların incelenmesi ve bunlara yönelik önlem alınması gerekiyor. Geleneksel Alkollü İçki Üreticileri Derneği (GİSDER) 2007 yılında rakı ve diğer yüksek alkollü içecekleri üreten şirketler tarafından kurulan GİSDER, ilgili kurum ve kuruluşlar nezdindeki girişimler ile sektörün sorunlarına çözüm getirmeyi ve yasalarla uyumlu bir çalışma ortamının tesis edilmesini hedefliyor. Yerli yüksek alkollü içeceklerin pazar payının ve sektörün çıkarlarının yurtiçi ve yurt dışında korunmasını amacıyla faaliyetlerini sürdüren GİSDER’e, Anadolu Alkollü ve Alkolsüz İçecekler Tic. Ltd. Şti, Antalya Alkollü İçecek Sanayi ve Ticaret A.Ş., Efe Alkollü İçecekler A.Ş. ile Sarper İçecek Sanayi ve Ticaret A.Ş. üye.