Bir çıkış yolu aramak...



BURAK GÖRAL/KİOSKLA SİNEMADA İZLEMEK İÇİN AHLAT AĞACI “Ahlat Ağacı” öğretmenlik mezunu Sinan’ın baba ocağına, Çanakkale’nin Çan ilçesine gelişiyle başlıyor. Sinan atanmayı bekleyen onbinlerce öğretmen adayından biridir artık. Üstelik tek sorunu da bu değildir. Ailesi ciddi bir maddi krizin içindedir. Annesi ve babası maddi sıkıntılardan dolayı sürekli atışmaktadır. Kız kardeşi zaten ayrı bir dünyadadır. Babası ise hayatındaki büyük hayal kırıklıklarını, başarısızlığını, şanssızlığını, yitirdiği itibarını gizleyebilmek için yoğun çaba göstermektedir. Bütün maddi umudunu emekli olunca alacağı ikramiyeye bağlayan İdris, at yarışları yüzünden sıfırı tüketmiştir. Sinan’ın babasının bu halinden duyduğu memnuniyetsizlik, onu beğenmemesi ve onun gibi olmaktan endişe duyması en baskın hissiyatıdır bugünlerinde... Bir yandan da, tükenip gideceği daha en baştan belli gençliğiyle nerede ne yapacağını bilememektedir. Bu tükenmişlikten onu kurtarabilecek tek bir şey belki de hayalindeki gibi bir yazar olabilmek. İlk kitabını bir bastırabilse, belki her şey bambaşka bir yöne doğru ilerleyecektir. Sinan’ın yolculuğu da Odysseia’nınki gibi uzun ve bol diyaloglu bir yol olacaktır. Nuri Bilge Ceylan, adındaki gibi bilge filmler yapmayı sürdürüyor. Zira karşımızdaki film başı-ortası-sonu olan klasik bir hikaye değil. Düşünen ve düşündüren bir eser. Uzun, çok diyaloglu ve bol referanslı bir zihinsel yolculuk aynı zamanda. Eğer aranızda bu tarz filmlere karşı bir önyargınız yoksa, bu yolculuğa siz de çıkmalısınız.   EVDE İZLEMEK İÇİN MUHTEŞEM SHOWMAN The Greatest Showman “Muhteşem Showman”, ünlü Barnum sirkinin ve müzesinin kurucusu P. T. Barnum’dan esinlenilerek oluşturulan klişe bir aile hikayesi aslında ama yıldız oyuncularla, coşkulu müziklerle ve güzel koreografilerle renklendirilmiş... Pek çok müzikalde olduğu gibi “Muhteşem Showman” de bir yükseliş, ardından bu yükselişi kaldıramayan kahramanın yaşadığı krizin hikayesini anlatıyor. Amerika’da ekonomik buhran sırasında işsiz kalan Barnum, bankadan hileyle aldığı krediyle, dondurulmuş hayvan heykelleriyle dolu bir müze açar. Ancak müze beklediği ilgiyi göremeyince müzeyi sirke döndürür. Toplumda kıyıda köşede saklanarak yaşayan ve fiziksel deformasyonu olan (sakallı kadın, çok uzun boylu adam, yapışık kardeşler, fazla cüce bir genç vb.) ya da ‘farklı’ oldukları için dışlanan siyahiler, tüm vücudu dövmeli olan adam gibi insanları bir araya getirerek bir şov tasarlar. İnsanlar bu acayip görünüşlü ama birbirinden yetenekli üyelerin oluşturduğu topluluğa büyük ilgi gösterir. Barnum karısı ve iki kızıyla nihayet hayal ettiği rahat hayata kavuşur. Ancak her hızlı yükselişte olduğu gibi Barnum da dengesini kaybedecek ve bir çöküşe doğru sürüklenmekten kendisini alamayacaktır... “Muhteşem Showman” bir “Aşıklar Şehri” etkisi yaratamıyor. Ama derdi de öyle bir aşk hikayesi anlatmak değil zaten. Fakir bir terzinin oğlu olan Barnum’un büyük hayalleri vardır ve bir zengin kızı olan Charity’e aşıktır. Çok para kazanıp da seçkinler arasına girince ailesini ihmal etmeye başlar. Bu son derece klasik hikaye bir “Kırmızı Değirmen” (Moulin Rouge) gücü de ihtiva etmiyor. Ama çağdaş pop müziği kalıplarında, etkili sözler ve iyi koreografilerle icra edilen müzikli sahneler filmi taşıyor. Yine de başrolündeki Hugh Jackman’sız nasıl olurdu bu film o da ayrı bir konu. Avustralyalı aktör o kadar yetenekli ki, dahil olduğu her sahneyi alıp götürüyor. Hem çok iyi bir aktör, hem yakışıklı, hem şarkı söylüyor ve çok iyi dans ediyor   ÇOCUKLARLA İZLEMEK İÇİN RATATUY Ratatouile “Ratatuy” kuşkusuz Pixar’ın en iyi filmlerinden biriydi. Genellikle Pixar filmlerinin hikaye konusunda yaşadığı kimi sıkıntıları barındırsa da “Ratatuy” izleyenlerini farklı bir animasyon dünyasına sokmayı başarmakta. Ailesi ve çevresindeki diğer farelerden farklı bir fare olan Remy’nin kendine özgü, hassas bir damak tadı vardır. Diğer fareler gibi çöpten beslenmeyi reddeder. Yemek yapma konusunda da yeteneklidir üstelik! Remy’nin yolu dünya çapındaki ünlü bir aşçının restoranına düştüğünde hayallerinin fırsatını yakalar. Bu büyük restoranın ünlü aşçıbaşısı Gusteau öldükten sonra onun yerine gelen hırslı ve uyuz aşçıbaşıya rağmen, mutfakta çalışan acemi delikanlıya yemek yapmasında yardım eden Remy bir süre sonra tam da istediği noktaya gelir. Genç oğlana yaptırdığı yemekler o kadar lezzetlidir ki bir süre sonra restoran dolup taşmaya başlar. Öncelikle Paris’te geçen filmin animasyon tekniği kusursuz. Özellikle Paris sokaklarında gerçekleşen yüksek tempolu takip sahnesi çok iyi. Bu teknik doygunluğa eşlik eden öykü de çok güzel, lezzetli ve tatminkar. Açıkçası “Arabalar”daki basit ve klişe hikayeye oranla çok daha tatminkar. ‘Hayallerinin peşinden git’ mesajını hem eğlenceli hem de zeki bir senaryoyla bir an bile sıkmadan veriyor. Hikayenin karakterleri son derece renkliler. Hele Anton Ego adlı bir yemek eleştirmeni var ki, onun sahnesinde eğlenmemek elde değil. “Ratatuy”, en az “Kayıp Balık Nemo” kadar akılda kalıcı, esprili, eğlenceli sahnelerle dopdolu müthiş bir eğlence kaynağı. 6 yaşından büyük çocuklarınızla neşe içinde izleyebileceğiniz çok pozitif bir film.   OKUMAK İÇİN AĞIZDAKİ KUŞLAR Samanta Schweblin 1978 Arjantin doğumlu Samanta Schweblin ilk defa Türkçe okurlarıyla bu öykü kitabıyla buluştu. İlk romanıyla 2017’de tüm dünyada ses getiren ve en prestijli ödüllerden biri olan Uluslararası Man Booker Ödülü’ne de aday gösterilen Schweblin’in “Ağızdaki Kuşlar” kitabındaki öyküleri, yazarın büyüleyici dünyasıyla tanışmak için iyi bir fırsat. Fantastik ve bilinmezden ilham alan öyküleriyle modern yaşamın normalliğini göreceli bir kavram olarak karşımıza çıkarıyor Schweblin. Çağdaş Arjantin edebiyatının en çok konuşulan öykücülerinden Samanta Schweblin olağanlığı beklenmedik sapmalarla kışkırtarak insanların, ilişkilerin ve medeniyetin kırılganlığına dair kuşkucu kesitler sunuyor. “Aynanın karşısında dikilip gülüşüyoruz. İçimizdeki his, seyahate çıkarken hissedilenin tam tersi. Mutluluğumuzun sebebi yola çıkmak değil, bulunduğumuz yerde kalmak. Hayatındaki en harika yıla, aynı koşullarla yaşayacağın bir yıl daha eklemişsin sanki. Aynı yolda devam etmek için bir fırsat.” (Can Yayınları, 183 sayfa)