Pakistan'dan Yükselen Adalet Sesi

Yayımlandığı yıl Fransa’da en çok okunan üç kitaptan biri olan ve yirmi üç dile çevrilen Namus Adına, TIME tarafından "Dünyanın En Etkili Kişileri" listesine seçilen Mai'nin sarsıcı hikâyesi.

  • 02-03-2021 13:21


“Önceleri mutlak bir boyundurlukta yaşadım; şimdi isyanım da buna denk olacak.”

Mukhtar Mai, Haziran 2002'de acı dolu ve sarsıcı bir olay yaşadı. Pakistan'ın Meerwala köyünde hayatının beklenmedik şekilde değişeceğinden habersiz ailesiyle birlikte sessiz, sakin bir hayat sürmekteyken, erkek kardeşine yöneltilen suçlar için sorumlu tutuldu. Namus meselesi yüzünden, çarpık bir aşiret sisteminin mağduru oldu. Kadınlığını geri dönüşü olmayacak şekilde yaralayan bir grup erkek karşısında, kendisini bilinmeyenlerle dolu bir adalet denklemi içinde buldu. Yine de yaşadığı onur kırıcı trajedi karşısında pes etmemeyi seçti ve köyünde aynı çarpık sistemden mustarip diğer genç kadınların sesi olmak üzere, adalet mücadelesine başladı. Hikâyesi önce yerel gazetelerde, daha sonra BBC ve TIME gibi büyük yayınlar sayesinde global bir yankı buldu.
 
Yaşadığı trajediye rağmen Mukhtar Mai, 2002'de edindiği talihsiz ününü adalet, eğitim ve insan haklarına adanmış cesur bir yaşama ve hikâyeye dönüştürmeye devam ediyor. Mai'nin kendi köyünde yaktığı ışık sayesinde artık kadınlar adaletsizliğe karşı seslerini duyuruyor, haklarını arıyor.

NAMUS ADINA’DAN BİR ALINTI
 
“Ulus için üzücü bir gün…”

“Bu tüm kadınlar için utanç verici…”

“Bir kez daha medeni hukuk kenara itildi…”

Hayrete düşmüş durumdayım. Muhabirlerin önünde titriyorum. Ne söyleyebilirim. Ne yapabilirim? Avukatım bu karar itiraz edecek ancak bu arada ne olacak? “Onlar” eve, çiftliklerine geri dönecek. Okulumdan ve evimden 100 metre uzakta olacaklar. Ailem tehdit altında ve ben bugünden itibaren ölüm tehlikesi ile karşı karşıyayım. Adalet istedim, asılmalarını istedim ve bunu söylemekten korkmadım. En azından hayatlarının geri kalanında hapis yatmalarını istedim. Sadece kendim için değil, aynı zamanda tecavüzünü kanıtlamak için dört görgü tanığını şart koşan bir yasayla hor görülen ya da terk edilen her kadın için savaşıyordum! Sanki tecavüzcüler bunu alenen yaparmış gibi! Bütün bir köy ne olduğunu bildiği hâlde, beni destekleyen tüm ifadeler bir kenara atıldı. Bu mahkeme, savunmanın argümanlarını kelimesi kelimesine kabul ederek ve beni davalıya dönüştürerek kaybettikleri sözde onurlarını Mastoilere geri vermeye çalışıyor. Soruşturma düştü, tecavüz kanıtlanamadı. Buraya kadar, Mukhtar. Susturulman gerekiyordu ve güçlü Mastoi kastı seni yendi. Bu, uğradığım ikinci tecavüz oluyor.

Ne okumalı başlığımızda ki kitap önerimizi beğendiyseniz yorum olarak bize yazabilir ve kitabı okuyup beğendiyseniz yorumlarınızla tavsiye edebilirsiniz.

Yorum Yap