Anjelika Akbar: “En çok Cem Yılmaz’a gülüyorum!” KİOSKLA.CO/ÖZEL

Anjelika Akbar, şüphesiz sanat hayatının en önemli simalarından birisi. Mesleki kariyerinde oldukça faal olan Akbar, bir sanat organizasyonundan diğeri arasında adeta mekik dokuyor.

  • 05-08-2018 10:42


Anjelika Akbar ile Kioskla okurları için röportaj gerçekleştirdik.

İşte, o röportaj…

KİOSKLA:Çok yoğun bir sanat yaşamınızın olduğunu biliyoruz. Aynı şekilde sık sık konserler veriyorsunuz… Hem buradan da duyurmuş olalım şu sıralar neler yapıyorsunuz? Beste çalışmanız var mı? Önümüzdeki konser programınızda neler var?

AKBAR:Çok farklı müzik dallarında çalışmalarım sürerken, bir yandan neredeyse 5 senedir Boyut Yayın Grubu/ONE’S Media ile ortak olarak birçok proje gerçekleştiriyoruz. Daha önce Pitoresk İstanbul, Ayvazovski’nin İstanbul’u (halen turne olarak süren ve yakında Rusya’nın birkaç şehrinde sergilemeye hazırladığımız, Boyut Genel sanat yönetmeni Murat Öneş ve ekibi tarafından 500’e yakın Ayvazovski tablosunun “arttırılmış gerçeklik” gösterimi ile bestelemiş olduğum Ayvazovski Rapsodi’nin senkron olarak seslendirilen sahne performansı) Yaptığımız birçok ortak projelerimizde müzisyen yönünün yanı sıra, proje yöneticisi olarak da yer alıyorum. Bu yönümü çok fazla insan bilmiyor, ve sadece müzik ile meşgul olduğunu sanırlar. Halbuki proje yönetimi, detaylandırma, insanlara iletişim kurma ve ortaya bir “bina” inşa etme süreci yıllardır çok sevdiğim bir uğraştır. Böylece sadece doğrudan müzik ile ilgili olan konular değil, başka türlü sanat projeleri ile de uğraşıyorum. Onlardan biri mesela, şu anda yoğun olarak İnternational Nizami Gandjavi Center için (Azerbaycan) çok önemli koleksiyon kitap üzerine çalışıyoruz.

Diğer yandan, çıkmaya hazır ve kendi bestelerimden oluşan bir albümüm hazır. Bir şiir kitabım da piyasaya çıkmayı bekliyor.

30 Eylül’de Alanya Caz Festivali Kapanış Konserini yapacağım. Normalde çok uzun zamandır caz çalmıyorum (15 yaşımda iken verdiğim karar), ama yine de farklı müzik disiplinlerinin olduğu müzik çalışmalarımı yaptığım için, arada caza göz kırpan tınılar çıkıyor:) Konserde perküsyon ve ud Yınon Muallem, konuk ses sanatçısı ise Elif Tuğba Tekışık (mezzo-soprano). Çok güzel bir repertuar hazırlıyorum.

Diğer yandan Murat Öneş ile beraber Türkiye-Azerbaycan Dostluk Konseri organize etmekle meşgulüz bu ara. Her iki ülkenin çok sevilen, farklı müzik disiplinlerinden gelen solistler yer alacak. Türkiye’den Devlet Opera ve Bale solisti tenor Hakan Aysev, Erkan Oğur, İsmail H. Demircioğlu, Tolga Ünaldı ve hem müzik direktörü, hem de piyanist-besteci olarak ben de sahne alacağım.Azerbaycan tarafından ise Opera ve Bale solisti mezzo-soprano Fidan Hacieva, efsanevi tar sanatçısı Qurban Pirimov’un 12 yaşındaki torunu genç yetenek Asim Pirimov, ve Prof. Mensum İbrahimov Mugam Üçlüsü yer alacak.

Son olarak ise, iki tane uluslararası film yapımı için müzik bestecisi olarak teklifleri aldım. Film müziği bestelemek en sevdiğim alanlardan biridir.

KİOSKLA: Piyano ile ilginizin çok küçük yaşta başladığını biliyoruz. Neden diğer enstrümanlara değil de piyanoya yöneldiniz? Piyanoyu sizin gözünüzde daha cazip kılan neydi?

AKBAR: Annen ve babam müzisyen. Evde birçok enstrüman vardı zaten. Ama tabii ki en baskını ve zengini piyano idi kuşkusuz. Benim daha birkaç aylıkken duyduğum müziğe karşı aşırı ilgiyi görünce piyanoyu karyolama yaklaştırdılar. Ve bu alın yazısı oldu:) Ben piyanoyu değil, o beni seçti.

KİOSKLA:Türklerin özellikle klasik müziğe olan ilgisini nasıl buluyorsunuz?

AKBAR: Klasik müzik Türkiye için geleneksel bir müzik türü değildir. Sonradan gelen bir müzik olduğu için elbette geleneksel müzik kadar ilgi göremez, bunu beklememek lazım. Ama buna rağmen hem klasik müzik eğitimi konusunda, hem de yetişmiş ve yetişmeye devam eden dinleyici kitlesi olarak Türkiye’de dev adımlar atıldı.

KİOSKLA: Sevenlerinizden nasıl tepkiler alıyorsunuz? Onlarla sosyal medyadan sık sık iletişim kurar mısınız?

AKBAR: Tabii, oldukça yoğun bir şekilde sosyal medyada varım. Gerçi geç girdim ve geç basladım birçok kişiye göre; çünkü bu ayrı bir konsantrasyon ister ve bu bir karardır meşgul olan insanlar için. Üstelik ben daima kendim yazıyorum, kendim cevaplıyorum, hiçbir zaman bir cümleyi bir asistanıma veya başla birine bırakmadım şimdiye kadar. Bu doğrudan ve samimi iletişimi önemsiyorum. O yüzden de tabii benden ayrıca epey zaman alıyor, ama şikayetçi değilim asla.

KİOSKLA: Türkiye’de medyanın sanata ve sanatçıya bakışını nasıl buluyorsunuz?

AKBAR: Genelleme yapmayı sevmiyorum hiçbir konuda…Herkes kendi bakış açısına, eğitimine, ilgi alanına ve tercihine göre sanatı yansıtıyor. Bu konuda çok özel bir gözlemim yoktur bu anlamda.

KİOSKLA: Sizi sanatın dışında daha farklı yönlerinizle de tanımak istiyoruz. Evde nasıl vakit geçirirsiniz?

AKBAR: Çimlere yalın ayak basıyorum…Yemek yapmayı seviyorum eğer zaman bulursam…Pastaları yapıyorum…Reçel kaynatıyorum…Kitap okuyorum…Elbette beste ve piyano çalışıyorum çoğu zaman…Oğlum ile zaman geçiriyorum, bir şeyler seyrediyoruz, konuşuyoruz… Zamanımı boş buldukça özellikle oğlum ile mümkün olduğunca program yapmaya çalışıyorum.

KİOSKLA: Çocuklarınızdan bahseder misiniz? Onların da sizin gibi müziğe ilgisi var mı? Klasik müziği sizin kadar seviyorlar mı?

AKBAR: Her iki oğlumun müthiş müzik kulakları var. Büyük olan buna rağmen videoart’a yöneldi. Ama müzik yeteneği ona o alanda çok yardımcı oluyor. Yaşça daha küçük olan ise daha 3 yaşında iken çello dersi almaya başladı kendi isteği ile. Şu anda klasik ve elektronik gitar dersi alıyor, doğaçlama piyano çalıyor. Müzisyen olur mu bilmiyorum, ama çok iyi bir müzik dinleyicisi olacağı kesin. Klasik müziği her ikisi de elbette seviyor. Diğer müzik dallarını da tabii.

KİOSKLA: Nasıl bir annesiniz? Çocuklarınızla yeterince vakit geçirebiliyor musunuz? Onlarla en çok neler yapmaktan hoşlanıyorsunuz?

AKBAR: Ben yumuşak kalpli bir anneyim. Daha çok dost anne:) Bazen rol gereği otorite yanımı göstermek zorundayım. Ama genel olarak onlar ile beraber “akıyorum”…En çok galiba sohbet etmeyi seviyorum her ikisi ile…

KİOSKLA: Mutfakla aranız nasıl? Yemek yapar mısınız? Yakın arkadaşlarınızı evinizde ağırladığınızda onlara yemek hazırlarken özel soslarınız var mıdır mesela?

AKBAR: Daha çok küçükken mutfağa hakim olmaya başladım. Annem yoğun çalışıyordu, bakıcım veya benimle kalacak başka kimse yoktu ve çok mes’uliyet sahibiydim. Daha 5 yaşında iken annem beni yalnız evde bıraktığı zaman gaz ocağını kullanmayı öğretti. Kendime patates soyup doğrayıp tavada pişirirdim, omlet yapardım. İlk pastamı bile o yaşta yaptım. O yüzden çok çeşitli yemeklerini ve hamur işlerini hem yapmayı hem de yeni bir şeyleri denemeyi severim. Ailemde herkes erkekler dahil yemek yapmayı çok meraklıydı. Böylece aileme ve kendime ait 77 yemek tarifi ve hatta her yemeğin yanına birer müzik eseri tavsiyesi diye bir kitap yazdım; daha 6 sene önce. Ama onu çıkartmaya sıra gelmedi. Tüm o 77 yemeği yapmam gerekiyor fotoğraf çekimi için haliyle ve buna ciddi bir zaman dilimi ayırmak lazım.

KİOSKLA: Türk mutfağı ile aranız nasıl? Favori yemekleriniz var mı?

AKBAR: Patlıcan salatası, künefe :)

KİOSKLA:  Alışveriş yapmayı sever misiniz? Kıyafet alırken danıştığınız biri var mı?

AKBAR: Severim:).. Eskiden danıştığım ve arada sırada hala soru sorduğum çok kıymetli bir hanım var; adı İdil Atakol. Müzik ve diğer çalışmalardan dolayı elbette bu işin uzmanı kadar modayı takip edemiyorsun. O yüzden arada sırada böyle “dokunuşlar” ve bilgi tazelemesi önemli.

KİOSKLA: Ne tarz kıyafetler tercih ediyorsunuz?

AKBAR: Duruma göre değişir. Ama genel prensip var, vücuda oturan kıyafetleri tercih ediyorum. Salaş görüntü olsa bile, kadınsı bir ifade olmalı giydiklerimde. Annem de hep öyle giyinir, bana da o özellikle geçti demek ki…

KİOSKLA: TV izler misiniz? Örneğin, sevdiğiniz dizi ya da yabancı dizi var mı?

AKBAR: Hiç izlemiyorum desem yalan olmaz. Evde televizyon en alt katta, ve oraya neredeyse inmiyorum. Onun için TV’de olan bitenleri pek de bilmiyorum. Haberleri yazılı olarak İnternetten takip ediyorum. Galiba tek TV izlediğim yer, konserler için gittiğimde kaldığım otel odaları. Halim çok komik, odaya giriyorum ve TV açıyorum. Ama durumun tamamen yabancısıyım:) Çocuk gibi bakıyorum iste bir oraya, bir buraya.

Elbette dünyada takip etmem gereken önemli olaylar olduğunda özellikle de daha net bilgi toplamak adına farklı ülkelerin TV kanallarını taradığım oluyor…

KİOSKLA: Türkiye’de en çok hangi komedyene gülüyorsunuz?

AKBAR: Cem Yılmaz!

KİOSKLA: Deşarj olmak için ne yaparsınız? Kendinize özgü yöntemleriniz var mı?

AKBAR: Gülüyorum:).. Ve de yalın ayak çimlere basıyorum…O kadar.

KİOSKLA: Gelecekteki kariyerinizle ilgili mutlaka gerçekleştirmek istediğiniz bir hedefiniz var mı?

AKBAR: “Mutlaka” diyemem, ama en az bir filmde oynamak isterim:) Bir iki deneyimim zaten var. Ayrıca birçok kez böyle teklifler de geldi. Ama çoğu zaman bana hitap etmeyen karakterlerdi. Bir iki projeye ise tamam dedim, ama o yapımlar olamadı. Ayrıca, bir gün yönetmen olarak film çekmek isterdim. Ama emin değilim, bu daha zor bir hedef sanırım.

KİOSKLA-ÖZEL

Yorum Yap