İngiltere Brexit’le kazandı mı, kaybetti mi?

İngiltere, Brexit’le kazandı mı, kaybetti mi? Sorusunun cevabını bulmak için Avukat Levent Türkmen'in yazdığı makaleyi kioskluyoruz.

  • 06-01-2021 15:11


Hatırlar mısınız… ?

28 Kasım 1994'te Norveç halkı bir referandum ile Avrupa Birliği' ne katılmaya "HAYIR" dedi. HAYIR %52.2, EVET %47.8 olarak belirlendi. Katılımcı oranı Norveç tarihindeki en yüksek değerdi ( %88.8). Norveç AB üyeliğine daha önce 1972 yılında da "HAYIR" demişti. Burada HAYIR oyları %53.6, EVET oyları ise %46.7 düzeyinde idi. 

Norveç referandumdaki "HAYIR" oyları yoğun bir EVET kampanyasına karşılık elde edilmişti. Bu durumun açıklaması için Norveçli AB yandaşları ve Alman yorumcuları tarafından çok sayıda yorum getirildi. Bunların çoğu HAYIR diyen Norveçlilerin aptallığı, yabancı düşmanlığı, içine kapanıklığı v.s. üzerinde durmakta idi. AB destekleyicileri için HAYIR demek, akli başında bir Norveçlinin yapacağı şey değildi. 'Hayır' kampanyasının ve bunu yürüten liderliğin, Norveç tarihinin en başarılı organizasyonu olabilmesine kimsenin aklı ermiyordu. 

"AB ne HAYIR - Nei til EU" bir partiler-arası örgütlenme idi. Parlamentodaki HAYIR partileri ile yakın bir işbirliği içinde idi. Çiftçilerin ve Balıkçıların organizasyonları, çevreciler ve gençlik örgütleri ile de birlikte çalışmalar yürüttü. Hareket daha başlangıçta, güçlü bir ırkçılık-karşıtı tavır sergiledi. Referandum öncesinde kamuoyu yoklamaları kadınlar, gençlik, yaşlılar, sendikacılar, çiftçiler ve balıkçılar arasında yüksek HAYIR yüzdeleri gösteriyordu. EVET destekleyicilerinin inandıklarının aksine Başkentten uzaklaştıkça AB hakkında bilgi sahibi olma oranının da yükselmekte olduğunu da gösteriyordu. Ayrıca eğitim düzeyi arttıkça bilgi düzeyinin de azaldığı gözlenmekte idi. EVET Cephesinde; İktidar seçkinleri, hükümet, bakanlıklar, bütün devlet mekanizması, bankalar, büyük şirketler, işveren kuruluşları kısacası ekonomik yaşamın en tepesinde olanlar bulunuyordu. EVET Cephesi, Kampanyada, AB üyeliğinin demokrasiyi ve uluslararası işbirliğini arttıracağını, AB'nin sermayedeki kayıp ve kaçağı kontrol edeceğini, AB'nin çevre sorunlarını çözeceğini işledi. Şayet oylar HAYIR olursa; İhracat gerileyecek, yatırımlar azalacak ve sermaye yurtdışına kaçacak, faiz oranları hızla yükselecek, Norveç parasının değeri düşecek ve devalüe edilecek, sektörlerde işsizlik artacaktı. 

HAYIR oylamasından bir yıl sonra: Norveç' in ihracatı arttı, Norveç' e yatırımlar arttı, faiz oranları referandumun hemen ertesinde düşmeye başladı, Norveç parası daha da güçlendi, sektörlerdeki istihdam da artış gösterdi. Norveçliler AB'ne HAYIR dediler, çünkü kendileri için daha değer verdikleri başka şeyler vardı ve HAYIR oyları daha iyi başka şeyler adına EVET idi. Başarılarının arkasında AB'nin çok meşhur dört özgürlüğü; sermaye, mal, hizmet ve emeğin serbest dolaşımı bulunmuyordu. Başarılı oldular, çünkü çalışmalarının en büyük parayı ve payı kapmaya yönelik rekabetçi değil, dayanışmacı bir ortamda verimli olacağının bilinciyle hareket ettiler. 

Norveç kaynakları üzerindeki haklarının korunması, Norveçliler için önem taşıyordu. Yabancı sermayeyi dışlamadılar. Tersine, çalışma şekli hakkındaki koşulları kabul etmeleri halinde, yabancıları teşvik ettiler. Norveç çok güçlü çevresel kurallara sahipti. Norveçliler hem bütün topraklarını, hem de çalışabilen bütün ellerini kullanmak istiyorlardı. Fakat fiyatlarda kararlılık sağlanması, tam istihdamın önünde geliyordu. Norveçliler bir adalet ve eşitlik düzeni kurmak için uğraştılar. Fakat bunu soyut bir insan hakki gibi düşünmeden yaptılar. Sosyal güvenlik sistemleri kişilerin kariyerlerine (Bismarck Sistemi) değil toplumun bir üyesi olmaları (Universal Model) durumu üzerine kuruldu. Her Norveçli, sosyal güvenlik harcamalarına maksimum oranda katılmakla yükümlü tutuldu. Norveçli oy verenlerin çoğunluğu, özelliklerini koruyarak AB ile işbirliği yapmanın, birlik üyesi bir devlet olmaktan daha yararlı olacağına karar verdiler. Norveçliler, uluslararası alanda güçlü ve bağımsız bir sese sahip olmak istediler. Küçüklüklerinin, bağımsızlıklarının ve gelişmekte olan ülkelerle kurdukları erken ilişkilerin kendilerine önemli misyonlar yüklediğini düşünüyorlardı. AB üyesi olmakla bu bağımsız sesin kısılacağından ve birlikle aynı şeyleri söylemek durumunda kalacaklarından endişe ediyorlardı. 

Buna göre İngiltere Brexit’le kazandı mı, kaybetti mi ?

Av. Levent TÜRKMEN'e bu güzel makalesi için teşekkür ediyor ve kioskluyoruz.

 

Yorum Yap